Türkiye'nin Türkleştirilmesi: Dün ve bugün

-
Aa
+
a
a
a

7 Eylül 2005İsmet Berkan

Türk milliyetçiliğini ve son yüzyılın Türk milliyetçiliği açısından servet ile sermayenin el değiştirdiği yüzyıl olduğunu yazdım dün. Biraz daha devam etmek istiyorum...

6-7 Eylül dehşetinin en önemli yanlarından biri, saldırının hedefinin doğrudan gayrimüslimlere ait işyerleri oluşudur. Evet, ibadethaneler ve evler de saldırıya uğramıştır ama olayların merkezinde İstiklâl Caddesi'ndeki dükkânların yağmalanması vardır.

Bu, bir sermaye çeşidinin kovulmaya çalışılmasıdır, başka bir şey değil. 50 yıl öncenin alışkanlıklarının ve bakış açılarının bugün de geçerli olması hiç de sürpriz değil. Bugünkü yabancı sermaye düşmanlığı, sermaye kelimesinin başına 'yabancı' kelimesinin eklenmesi, Telekom'u sırf 'Arap sermayesi' aldı diye tedirginlik duyulması, 28 Şubat'ta 'yeşil sermaye' avına çıkılması vs. bunlar hep geçmişle paralellikler içeren şeyler.

6-7 Eylül'ün hâlâ çözülememiş yanları var. Olayların tertipçileri arasında o sırada Londra'da bulunan Dışişleri Bakanı Zorlu'nun, Başbakan Menderes'in ve Cumhurbaşkanı Bayar'ın bulunduğuna kuşku yok. Ama öyle anlaşılıyor ki, olaylar bu üçlünün bile tasvip etmeyeceği bir hale bürünmüş, yağmaya dönüşmüş. Bu üçlü aslında Kıbrıs konusunda geniş çaplı protesto gösterileri bekliyorlar. Ancak 'derin devlet'in devrin başbakan ve cumhurbaşkanını da aşarak daha derin bir komplo düzenlediği, yağmacılara ne askerin ne de polisin müdahale etmemesiyle, asker ve polisin tersi emirler aldığının daha sonra belgelenmesiyle ve yağmacıların asker refakâtinde İstanbul dışına çıkmasıyla anlaşılıyor zaten. Belki iktidar, Kıbrıs konusunda zor bir müzakere yürütürken (ki o zaman Türkiye, Kıbrıs'ta İngiliz idaresinin devamını istiyor) biraz kamuoyu desteğine ihtiyaç duyuyor ama başkaları bunu 'Türkiye'yi Türkleştirme' planlarına bir vesile sayıyorlar. Bu ülkeyi yöneten hükümetten daha derin bir güç o zaman da vardı demek!

Evet, 80 yılda Türkiye bir hayli Türkleştirildi, en azından gayrimüslim azınlık sorunu ortadan kalktı ama azınlık sorunu bitmedi. Her ne kadar, hukuken 'azınlık' olmasalar da, Türkiye'nin etnik ve dini azınlıklara sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Evet, Kürtlerden ve Alevilerden söz ediyorum.

***

6-7 Eylül'de 'tahrik' unsuru hep öne sürüldü. Bugün de 'tahrik' eksik değil. 6-7 Eylül'de linç girişimlerine tanık olduk, daha önceki gün benzer linç girişimleri güçlükle engellendi. Yani bu ülkenin topraklarında yüzyıldan fazla zamandan beri olup biten şeylerin hiçbiri yeni değil. Ne yaptığımız tartışmalar ne de çatışma konularımız değişiyor.

Dün Rum ve Yahudi sermayesini temizlemeye uğraşıyorduk, Susurluk çetesi de Kürt sermayesinin peşine düşmüştü.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=163504